Bayrağımızın bayrak olduğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda sonuca gidilen zor yollardan biridir ZAFER YOLU.
BÜYÜK TAARRUZ’un başlangıcıdır KOCATEPE.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir” emrini verdiği yerdir buraları.

Afyonkarahisar’a bağlı Şuhut Kasabasının Çakırözü Köyü’nde her yıl geleneksel olarak yapılan 25 Ağustos’u 26 Ağustos’a bağlayan gece başlayan bu anlamlı, tarih kokan yolda biz de UÇANPARMAKLAR grubu olarak gece 24.00 sularında başladığımız bu 16 km’lik yolu sabah 05.30 sularında büyük bir heyecanla tamamladık.

KOCATEPE’ye tırmandık.

Bu öyle bir tepe ki 1874 rakımıyla, bütün heybetiyle Afyonkarahisar önünüzde.

Burada 137.000 şehidi anmadan, dualar etmemek mümkün değil.

Burada komutanına (Mustafa Kemal Paşa)

– “Paşam yarım saat içinde hedeflere ulaşacağız”

dediği halde

– “Yarım saat zarfında size o mevkileri almak için söz verdiğim halde, sözümü tutamamış olduğumdan dolayı yaşayamam”

diyerek not bırakarak intihar eden, ancak intihar ettikten kısa bir süre sonra askerlerinin hedefe ulaşarak verdiği sözü tutan, ama ne yazık ki bunu göremeyen büyük asker Miralay Reşat Çiğiltepe’yi gözleriniz buğulu bir şekilde düşünmeden edemiyorsunuz.

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Mareşal Fevzi Paşa ve İsmet Paşa’nın izlediği bu yolda yürümenin tarifsiz heyecanını grup olarak hep birlikte yaşadık. “Kurtuluş Mücadelesi”nin ne kadar zor şartlarda gerçekleştiğini, ne mücadeleler verildiğini, idrak etme kapasitemizle sınırlı olarak anlamaya çalıştık.

o o o

24 Ağustos 2012’de saat 23.45’de İstanbul’dan konvoy halinde başlayan yolculuğumuz sabaha karşı 09.00 sularında Şuhut İlçesi’nde sona erdi. Otobüsten indiğimiz andan itibaren bize kucaklarını açan saf Anadolu insanı Şuhutlu hemşerilerimiz bizi bir an olsun yalnız bırakmadı. Bizler için Kaymakamlık tarafından tahsis edilen Yurt binasında odalarımıza yerleşip kısa bir soluklanmadan sonra sunulan kahvaltıda buluştuk.

Tabii ki buraya dinlenmeye gelmedik.

Kahvaltı sonrası bizler için ZAFER YÜRÜYÜŞÜ’nden sonra ikinci derecede önemli olan, Şuhut Fatih İlköğretim Okulu’nda küçük klâvye şampiyonlarımızla buluşmaktı. Anadolu’nun bağrından çıkan küçük şampiyon kardeşlerimizle okullarında buluştuk, Kucaklaştık, hasret giderdik. Küçük kardeşlerimizin abilerini, ablalarını, hocalarını gördüklerinde gösterdikleri çocuksu yakınlık, sevgi, saygı görülmeye değer.

Gece yarısı başlayacak olan 8.ZAFER YÜRÜYÜŞÜ’ne katılmadan önce, dostlarımızla Şuhut ilçesini gezme fırsatımız da oldu. Afyon caddesi üzerinde bulunan Şuhut Şehitliği’nde bu vatan uğruna can veren aziz şehitlerimizi andık. İlçe merkezine kurulmuş pazardan geçerek  Mustafa Kemal Paşa, Mareşal Fevzi Paşa, İsmet Paşa ve silah arkadaşlarının konakladığı, “Büyük Taarruz”un planlarının en ince ayrıntısına kadar tartışıldığı ve son şeklinin verildiği, tarihe mal olmuş iki katlı Şuhut Atatürk Kültür ve Sanat Evi’ni gezdik. Otobüsün sadece bize tahsis edilmesinin verdiği ayrıcalıkla hem gece başlayacak olan ZAFER YÜRÜYÜŞÜ rotasını, hem de yol üstünde tarihi yerleri gündüz gözüyle görme düşüncesiyle Çakırözü Köyü’nden başlayarak yol boyunca meşhur “Bükme” ve “Ağzı Açık” dedikleri börekleri de ikram olarak kabul ettikten sonra otobüsle Kocatepe’ye ulaştık. O muhteşem yerleri gündüz görme fırsatımız da oldu. (Ama buralarını, gece zifiri karanlıkta yürüyüp, sabaha karşı güneş doğarken tüyleriniz diken diken olarak yaşamalısınız).

Dönüş yolunu Afyon üzerinden dönerek Yüzbaşı Agah Efendi Şehitliği’ni de görüp şehitlerimize dua ettik.

Zafer Kent Ormanı’nda yiyeceğimiz Keşkek zevkini de Afyon gezisi sonrasına bıraktık.

Afyon şehir merkezindeki Anıtpark içinde Türk ve Yunan güçlerinin sembolü iki insanın bulunduğu ve Türk’ün zaferini anlatan şehirle bütünleşmiş ve sembollerinden biri olan ZAFER (UTKU) ANITI’nı,

Hemen arkasında 226 m yüksekliğinde bir kaya kütlesi olarak yükselen MÖ.1350 yıllarından kalma, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde devlet hazinesinin ve halkın değerli eşyalarının saklandığı, tutsakların ve suçluların tutuklu olarak bulundurulduğu ve bu güzide şehre meşhur bitkisiyle birleştirilerek adını veren KARAHİSAR KALESİ’ni,

Sultan Veled’le başlayan Mevleviliğin, Sultan Divani ile doruğa ulaştığı ve buradan dünyaya yayıldığı Mevlevi (Türbe) Camii’ni,

MS.1273 yılında Nusretüddin Hasan Bey tarafından yaptırılmış olan 40 ahşap sütunu mukarnas başlıklarla süslü, baklava dilimi tuğla minaresiyle Selçuklu döneminin eşsiz örneklerinden ULU CAMİİ’ni,

Gavur Hamamı’nı,

Karahisar Kalesi’nin eteklerinde yer alan Afyon’un tarihi evlerini de “gezdiğimiz/gördüğümüz” yerler olarak hafızalarımıza kazıdık.

Ve bu güzel gezinin yorgunluğunu, dönüş yoluna başlamadan hemen önce iki saatlik bir Termal Kaplıca ile atarak zinde bir şekilde İstanbul’a doğru hareket ettik…

Bu gezinin bizler için unutulmaz olmasını sağlayan;
Şuhut ilçesi Fatih İlköğretim Okulu Müdürü  Nejdet BÜYÜKCOMBAK’a, Öğretmen Hüseyin ÇELİK  hocamıza bizi okullarında ağırladıkları ve genç Şuhutlu yarışmacı kardeşlerimizle bizleri buluşturduğu için, bizlere Şuhut’un ve Afyon’un tarihi yerlerini profesyonel rehberi aratmayacak bir şekilde gezdiren Nevzat PAMUKÇU’ya,

Şuhut Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Sayın Ahmet KILIÇASLAN’a,  Sayın Musa BURSALI’ya, Sayın İlker ÇETİN’e, Sayın Savaş DEMİRÖZ’e, Şuhut Kaymakamı Sayın Eyüp ÇALIŞIR’a, Şuhut Belediye Başkanı Sayın Recep BOZKURT’a,  katkılarından dolayı Ümran Boru A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın ORHAN YAVUZ’a

Sırf bizleri görmek için Bodrum’dan kalkıp gelen Saynur KILIÇASLAN hocamıza,

Ve de;

Büyük çaba harcayarak bu gezinin gerçekleşmesini sağlayan İntersteno Türkiye Temsilcisi sevgili Seçkin KÖSE (abi)’mize sonsuz teşekkürler ediyoruz.

UÇANPARMAKLAR GRUBU

Tavsiye Edilen Yazılar