İngiliz Sistemleri
Stenografinin yeniden kullanılması Timothy Bright’ın Londra’da Characterie adlı sistemini 1588 yılında yayınlamasıyla başlamıştır. Daha sonra 1602’de abecenin harflerinin simgelerle gösterildiği alfabeye dayalı ilk steno sistemi, John Willis tarafından oluşturulmuştur. Samuel Taylor birçok sisteme kaynaklık edecek sistemini 1786’da kurmuştur.
Halen İngiltere’de en yaygın sistem olan Pitman sistemini ise Isaac Pitman 1839 yılında ve Taylor’un sisteminden esinlenerek kurmuştur.
İngiliz sistemlerinde geometrik şekiller, köşeler, derin kavisler çok kullanılmıştır. Satır çizgisinin üstü ve altı da, değişik sesler verilmesini sağlamak için, kullanılmıştır. Ünlü harfleri, bazı harflerde kelimeye sonradan ekleyerek yazma durumu vardır. (Meselâ, “put” yazmak için önce P, T harflerinin yazılıp arkasından U için çizgi konulması gibi)
Fransız Sistemleri
Fransız sistemleri de geometrik şekillere dayalı idi. Fonetik çiftlerin birçoğu tek bir işaretle gösterilmiştir. Ünlüler; daireler, çengeller ve kadranlarla bazen de kıvrımlarla belirtilmiştir. Emile Duploye’nin 1860 yılında yayınladığı sistem yaygın olarak kullanılmıştır. Hippolyte Prevost 1826’da kurduğu sistemini, Albert Delaunay’ın yardımıyla geliştirmiş ve 1878’de Prevost – Delaunay sistemi meydana getirilmiştir. Fransız sistemlerinde, ünlü harflerin söyleniş sırasına göre ve kelimenin içinde yazılması (sonradan eklenmemesi) ileri bir adım sayılabilir.
Alman Sistemleri
Almanya’da Francis Xavier Gabelsberger 1834’de sistemini yayınlamıştır. Bu sistem, elyazısının elipse dayalı hareketlerinin kullanılabildiği bir sistemdir. William Stolze ise 1852’de bir steno sistemi oluşturmuştur.
Alman sistemlerinin elyazısının hareketleri ile yazılabilmesi bu sistemlerin üstün tarafı olmuştur. Bir ses için bazan birkaç işaretin bileşimi kullanılmış, ünlüler kelimelerin içinde ve söyleniş şekline uygun olarak yazılmıştır. Ancak, kalınlaştırmaya ve satırın üstünde – altında yazmaya da yer verilmiştir.
İspanyol Sistemleri
Don Franciso De Paula Marti sistemini 1803 yılında kurmuş ve bu sistem İspanyolcanın konuşulduğu yerlerde kullanılmıştır.
Amerikan Sistemleri
Amerika’da Pitman sistemi 19. yüzyılda yaygın olarak kullanılmıştır. Daha sonra, dünyada çok ünlü olan ve birkaç dile uygulanan Gregg stenografisinin yaratıcısı ve aslen İskoçyalı olan John Robert Gregg, birçok sistemi incelemiş ve bilhassa Taylor’dan yararlanarak sistemini kurmuştur.
Gregg ilk sistemini, daha 20 yaşında iken, Light Line Phonography adı ile İngiltere’de (Liverpool) 1888 yılında yayınlanmıştır. Sonra Amerika’ya göç eden Gregg, kitabının ilk Amerikan baskısını 1893 yılında çıkarmıştır.
Elyazısının elips şekillere dayalı hareketleri ile yazılabilen bu sistem çok akıcıdır. Kalınlaştırma olmaması, ünlülerin söyleniş sırasına göre ve kelimenin içinde yazılması, harflerin fonetik eşlerine göre –uzunluk veya büyüklük yönünden biraz farklı- işaretlerle belirtilmesi, harflerin birbiri ile köşesiz olarak birleştirilebilmesi; harflerin dildeki geçiş sayılarına ve oranlarına uygun olarak, kolay işaretlerin çok geçen harflere verilmesi; bu harflerin en çok birleştikleri diğer harflerle de kolay yazılabilmesinin gözönünde tutulması gibi hususlar bu sistemin kolay okunup yazılmasına yardımcı olmuş ve sisteme üstünlük sağlamıştır.
Gregg sisteminin yayılmasından sonra, Pitman sistemi Amerika’da kullanılmaz olmuştur.
Türk Sistemleri
Türkiye’de Maarif-i Umumiye Nazırı Mustafa Fazıl Paşa steno ile ilgilenmiş fakat başarılı olamamıştır. Hüdaverdioğlu adında bir Ermeni, 1890 yılında bu işle uğraşmış fakat bir sonuç alamamıştır.
İmparatorluk devrinde kullanılan eski Türkçe (arap harfleri), daha sonra da bunu bilenlerce hızlı yazma için kullanılmış; Eski Türkçe ile yazanlar, latin harfleriyle yazanlara nazaran biraz daha hızlı yazı yazabilmişlerdir.
Türkiye’de ilk sistem, Avram Benaroya tarafından ve Duploye sisteminden esinlenerek hazırlanıp 1928 yılında uygulanmaya başlanan sistemdir. Bu sistem, daha sonra kurulan bir komisyon tarafından geliştirilmeye çalışılmış ve 1943 yılında Komisyon Stenosu adı verilen steno meydana getirilmiştir.
Bu sistemde fonetik çiftler (BP, DT, SZ… gibi) aynı işaretle gösterilmiş, her harf için ayrı bir işaret kullanılmamıştır. Yazıya geometrik şekiller egemendir. Köşeler fazladır, yaylar derindir; ünlüler başta, ortada ve sonda değişik şekillerde yazılmaktadır. Meselâ, A harfi başta nokta ile, ortada ufak bir yuvarlakla, sonda ise yukarı doğru bir kıvrımla gösterilmektedir. Eylem ekleri ayrı, bazı hallerde çift yazılmaktadır. İmsözcüğün altında ya da üstünde yazılma durumuna göre veya çift yazılması halinde olumlu – olumsuz – geçişli – geçişsiz sesleri vermektedir.
Okuma ve yazmada büyük zorluk yaratan bu sistemin yerin 1956 – 1959 yıllarında yeni bir sistem kurulmuştur. Meslek dersleri öğretmenlerinden oluşan (1956 yılında 23, 1957’de 20, 1958’de 19 ve 1959’da 6 kişilik) komisyonlarda incelemeler yapılmış; her yıl bir önceki yılın uygulamaları gözden geçirilmiş ve 1959 yılındaki son komisyon (Sevim Ergör/Ünlü, Muzaffer Okutkan, Melahat Oral, Muzaffer Parlar, Seher Turanlı/Özdoğan, İhsan Yener) ve Amerikalı Eğitim müşaviri Dr.Anthony R. Lanza sisteme son şeklini vermiş ve “Yeni Metod Stenografi” adlı kitap Ticaret ve Turizm Yüksek Öğretmen Okulu yayınları arasından çıkmıştır. Dördüncü (son) baskısı 1950 yılında yayınlanmıştır.
Bu stenografi sisteminde de geometrik şekiller egemendir. Çünkü kökeni daha önceki sistemdir. Ancak eski sistemin aksayan birçok yönü düzeltilmiştir.
Kalınlaştırma ve küçültme kaldırılmış ve okuma – yazma kolaylaştırılmıştır. Satırın üzerinde yazma durumu giderilmiştir. Bir harfin başta, ortada ve sonda ayrı ayrı şekillerde yazılma durumu ortadan kaldırılmıştır. Ancak fonetik çiftler yine tek işaretle gösterilmiştir. Eylem ekleri ve diğer eklerin çoğu ayrı yazıldığı, bazen da çift yazıldığı için bir kelimeyi yazarken el birkaç kez kalkmaktadır.
Daha sonra, 1980 yılında Muzaffer Okutkan tarafından yeni bir sistem oluşturulmuş ve İmyazım – Yeni Stenografi adlı kitap yayınlanmıştır.
Bu sistem hazırlanırken Millî Eğitim Bakanlığının, Planlama Araştırma ve Koordinasyon Dairesi’ne bilgisayar sistemiyle yaptırdığı bir araştırmadan da yararlanılmıştır. Bu araştırma ile, kelimelerin (köklerin, tabanların, eklerin), harflerin geçiş sayıları ve oranları bulunmuştur. Bunun için, yaşayan dille ilgili olmasını sağlamak bakımından, gazete yazılarından oluşan 200.000 kelime bilgisayara alınmıştır.
Bu sistemde, Amerikan Gregg Stenosundan esinlenildiği için, geometrik şekiller, köşeler, derin kavisler ortadan kalkmış ve sisteme elyazısının elipse dayalı hareketleri egemen olmuş; böylece akıcı olarak yazma imkanı doğmuştur. Eski sistemlerdeki, köşelerin yarattığı tutuk yazma durumu ortadan kaldırılmıştır.
Harflerin çoğu ayrı bir işaretle gösterilmek suretiyle okuma ve yazmada kolaylık sağlanmış; fonetik çiftler ayrı fakat birbirine benzer işaretlerle gösterilmiştir.
Eylem ekleri ve diğer eklerin büyük bir çoğunluğu bitişik yazıldığı için, bir kelimeyi yazarken elin kalkması ortadan kaldırılmış ve bu da akıcı yazmaya yardımcı olmuştur.